Düğün Dernek - Selçuk Aydemir (2014)

No comment yet

Bu filmle ve ekiple ilgili hiçbir şey bilmiyor olsak, herhangi bir beklentim olmazdı. fakat bu adamlar kıvrak zekaya, modern argoya ve kelime oyunlarına dayanan işler güçler'i yaptışar. öyle ki, işler güçler'in bazı bölümlerini 3 kez izleyenimiz bile olmuştur. 

sonra bu film için deniyor ki "büyük beklenti ile gitmezseniz seversiniz". filmin vasat olduğuna dair en naif söylem de bu zaten...

biz işler güçler'deki gibi ironik, sivri dilli ve zeki bir mizah beklerken karşımıza recep ivedik çıktı. sonra da bu filmi recep ivedik ile karşılaştıranlara kızıyorlar!


tüpçü fikret'in sivas otel'de çalışan kıza yaptığı tacizler, magandavari hareketler, gereksiz küfürler... hani gemide filmindeki gibi küfür filmin tabiatına uygun olsa, peki diyeceğiz. ama küfürler recep ivedik'teki banal hareketlerden farksız ve seyirci de zaten buna gülüyor. 

*tüpçü fikret kapılara çarpıyor. düşüyor.
*tüp arabasından el frenini çekmeden inip arabaya asılarak, aracı durdurmaya çalışıyor.
*yerlerde sürünüyor. halayda onun bunun üstüne düşüyor

yani türlü şaklabanlıklar yapıyor ve seyirci de cidden haykırarak gülüyor. bir de bu soytarılıklara gülmediğimiz için biz entelektüel taklidi yapan seyirci oluyormuşuz!..

seyirci kesinlikle işler güçler seyircisi değildi... 

recep ivedik 1'de osurarak cam şişeyi uçurmasından bu filmin espiri zekası arasında pek bir fark yok. ama recep ivedik, varoşlardaki lumpen kültürü temsil eden bir anti-karakter. arabada giderken gördüğümüz, camını açıp gofret kağıdını yola fırlatan, midemizi bulandıran, şehirde yaşamaktan soğutan karakter. yani gerçek bir karakteri realize ediyor. ama düğün dernek'teki karakterleri anlayamadık. iyiler mi kötüler mi? her karakter kendi içinde bir çelişkide. olaylar ve karakterler gerçek ile wonderland arasında bir yere sıkışmışlar.


yine soğuk espirilere döneyim. gelinlik dikme konusu geçiyor. boksör çetin'in annesi diker diyorlar. onun annesi kör diyorlar. bütün karakterler onun annesi kör dedikten sonra kopuyor. seyirciye bakıyorum, onlarda haykıra haykrıa gülüyor bu müthiş kör anne espirisine?!

komik espiriler var mıydı. çok az...

biri "burası çok garip bir yer oldu. sivas'ta roberto carlos ile park yeri kavgası yapar hale geldim" espirisiydi. diğeri sivas'ın nüfusu ile istanbul'daki sivaslıların nüfusunu kıyaslayan replikti. burada bir zeka var. alttan alta bir iğneleme var. bir tespit var. 


filmde görsel yönden beğendiğim sahneler vardı. murat cemcir'in ışıklar patlayarak yürüdüğü sahnenin alayişi nefisti.

ama diğer tarafta bir deve çıkıyor ortaya. bitmek bilmedi deve üzerinden yapılmaya çalışan şakalar. Bitmek bilmeyen deve sahneleri peygamber sabrı istiyordu.


Üçüncü çeyrekten sonra filmde müthiş bir hengame başladı. Biri bayılıyor, birileri ölüyor. Kavga kıyamet... Tüm bunlara konuyla pek bir alakası olmayan; sahte paralar, silahlar, kötü adamlar, dövüş sahneleri, trafik kazaları ekleniyor. ve tabi sonu gelmez bir deve muhabbeti de ısrarla devam ediyor...

Çevre esnaftan para toplamak için gittikleri sahneler, panini çıkartma kitabındaki stickerlar gibiydi. Bu skeçvari bu görüntüleri çıkartsalar, filmin hikaye örgüsünde hiçbir eksik olmazdı.


Doksanlarda pazar günleri trt'de gösterilen çocuk filmlerini hatırlayın. sürekli bir hengame, devamlı bir keşmekeş olurdu bu filmlerde. yere takılıp düşen adamlarla çocukları güldürmeye çalışırlardı. düğün dernek'te de bu şekilde. bu tip düşük iq'lu sahnelerle espiri çıkarma gayesi içindeydiler. espiri çıkmıyor, espiri imbikle damıtılıyor. damla damla geliyor işte yukarda saydıklarım gibi.

son bölümde bir de crossdresser muhabbeti girdi işin içine tam oldu!..


hikayede ilginç mantık hataları da mevcuttu. misal, filmin başında öğrencileriyle yürüyen köy öğretmeni saffet sevilmediği için arabaya alınmamıştı. camideki davranışlarıyla, muhalif ve antipatik gösterilmişti. Fakat zamanla filmin ana kadrosunun içinde çekirdek bir karakter olduğunu ortaya çıktı. ee öyleyse bu adamı filmin başında neden antipatik biri gibi tanıtıldı?


havada kalan, filmin devamlılığı için önem arz etmeyen sahneler de var. yurtdışından yaşadığını öğrendiğimiz tarık'ın ağzından istanbul'da yaşadığını kaçırması mesela. bu sahnenin filme hiçbir katkısı yok. üstelik bu yalan, oğulları için seferber olan o naif telaşın da güzel havasını bozdu.

tüm bunların yanında bir de "sünnet" diyerek öykünün devamının gelecek olması... 

yazık. selçuk aydemir'den çalgı çengi 2'yi bekledik. gelmedi. niye gelmedi acaba? benim kendi fikrim, çalgı çengi 2 için beklentinin çok yükselmiş olması. bu yüksek beklentiyi karşılayacak bir senaryo ilhamı gelmemiş olabilir. bunun yerine böyle bir köy parodisi çekmeyi tercih etti. hani köy parodisi pek yapılmamış bir şey ya. bazı arkadaşların dediği gibi büyük beklentilerle gelmeyelim istemişler sanırım. 

ben büyük beklentiyle gitmedim. ama bu kadar kalitesiz bir mizah göreceğimi de hayal etmemiştim. izlediğim sadece isteneni tam olarak yerine getiren ahmet kural ve mükemmel slapstick mizah yeteneğiydi. 

filmin zekası, maskeli beşler'in bir adım önündeydi. bir komedi filmini diğer filmlerden ayırmak lazım. insanlar etkileyici planlar, doğru kurgu vs beklemiyor. insanların bir komedi filminden beklentileri; iyi bir öykü, güzel şakalar ve gülmek. o yüzden diğer tüm ögeler kuvvetli bile olsa böyle soytarılıktan, kavga-gürültüden komedi elde etmeye çalışan bir film benim gözümde kötü bir filmdir. işler güçler ekibine de hiç yakışmadı.

salonlar full çekiyor. bu filmde iyi bir hasılat elde ettiler. umarım bu kazançla işler güçler zekasında veya çalgı çengi muzipliğinde yeni bir yapım yaparlar. o zaman entelektüel dediğiniz bizler de eskisi gibi güleriz. gözü dönmüş çılgınlar gibi aynı filmi 8-9 kez izleriz.

Yorum Gönder